Yeniden öğrenci olsaydım? 30 Eylül 2025, 08:32

Bu başlık benim önüme çıksaydı, muhtemelen aklıma ilk gelen şey aslında zaten öğrenciliğimin ömrüm boyunca devam ettiği olurdu. Sevdiğim sözlerdendir mesela: “Her insan cahildir, farklı konularda.” İşte tam da bu sebeple, ihtiyacımız olan veya olacak olan çoğu şeyi zaman içinde doğal olarak da öğreniyoruz, öğrenmeye devam ediyoruz.
Bir eğitimci olarak benim de öğrenmem devam ederken, öğrendiğim en önemli şeylerden biri de bilginin ve ulaşılabilirliğinin sürekli değiştiği ve değişmeye devam edeceğidir. En basitinden örnek verecek olursak, artık tek bir dili öğrenmek için harcanan onca zaman ve emek yerine internet tabanlı bir kulaklıkla onlarca farklı dili öğrenmek zorunda kalmadan kolaylıkla iletişim kurabiliyoruz. Deneme-yanılma yöntemleriyle vakit kaybedilmeden saniyeler içinde birçok öneri ve istenilen sonuca ulaşabiliyoruz hepimiz. O halde artık çok net olarak söylemeliyiz ki, öğretme yöntemlerinin değişmesi elzemdir.
Hatta bu konuda, özellikle ilmin kapısı olarak bildiğimiz Hz. Ali’ye kulak vermenizi tavsiye ederim. Nihayetinde yaklaşık 1400 yıl önce “Çocuklarınızı kendi zamanınıza göre değil, onların yaşayacakları zamana göre yetiştirin.” diye öğüt vermiştir. Özellikle son on yılda bu önerisinde ne kadar haklı olduğunu sanırım büyük bir çoğunluk görmüştür. Çünkü kısa zaman içerisinde kaybolmayacak kadar hızlı bir değişim yaşıyoruz.
Peki çocuklarımızı, nesillerimizi kendi çağlarına göre yetiştirmek için ne yapmalıyız? Kendime verdiğim cevap; elbette empati yapıp “Yeniden öğrenci olsaydım?” veya “Ben bu yaş grubu çocuklarının yerinde olsaydım?” sorusunu kendime sık sık sormak ve hatırlatmak oluyor. Aksi takdirde bozuk plak gibi sürekli aynı şeyleri tekrarlamaktan başka bir şey yapmamış oluruz.
Nitekim binlerce yıl önce yazılan Sümer tabletlerinde bile, günümüz yetişkinleri gibi “Bu gençlik nereye gidiyor?” sorusu sorulmuş; gençlerin yaşantılarından, gidişatlarından şikayet edildiği görülmüştür. Maalesef özellikle bu konuda neredeyse hiç kimse iğneyi kendine batırmamış, sadece çuvaldızı gençliğe batırarak sorunlara çare aranmaya çalışmıştır. Halbuki aynı yetişkinlerden ebeveynlik konusunda tavsiye isteseniz, muhtemelen söyleyecekleri ilk şey “Çocuklarınıza bir şeyler söylemeyin, sadece iyi örnek olun. Çünkü onlar zaten sizi taklit edeceklerdir.” olacaktır.
O halde bizler de sorumlu olduğumuz öğrencilerimize, gençlerimize yaşantımızla, yaptıklarımızla örnek oluyorsak neden onları eleştiriyoruz? Neden sorunun kaynağı biz büyükler olduğumuzu kabul edip kendimize çeki düzen vermiyoruz? Özellikle de yukarıda da belirttiğim gibi, günümüzde bilginin artık herkesin parmaklarının ucunda olduğunu, bilgi aktarımının artık bir öğretici olmadan da yapılabildiğini düşünürsek… Öğrencilere verecek neyimiz var bizim? Neden bizim yaftalamalı eleştirilerimize kulak assınlar öğrenciler? Neden bizlerden bir şeyler öğrenmek için çaba sarf etsinler?
İşte tam da burada tekrar ediyorum: Yeniden öğrenci olsaydım, belki de kendi sorunlarını yeni nesillere addetmeyi alışkanlık haline getiren yetişkinlere kulak vermektense, yapay zeka benzeri kitle iletişim araçlarından yararlanma yolunu seçerdim. Doğru veya yanlış diye bakar mıydım, sanmıyorum.
Ve maalesef işte tam da burada, beni ve akranlarımı duygusuz, ruhsuz hatta tuzak dolu o araçlara yönelmesine sebep olan büyüklerime saygı duymazdım. Konunun zararları hakkında makaleler yazıp çözüm üretmekte yetersiz, umarsız kalan veya çözümü başkalarından beklemek. yetişkinlere kulak asmazdım.
Bir yetişkin olarak tabii ki o mecraların tamamının zararlı veya faydasız olduğunu düşünmüyorum. Ancak yine hepiniz gibi biliyorum ki, dikkatsiz ve kontrolsüzce kullanıldığı takdirde zararının yararından daha büyük olduğudur.
Evet, yeniden öğrenci olsaydım öncelikle anlaşılmak isterdim. Yaşadığım çağa ayak uyduran çağı yakalayan öğretmenlerim olsun isterdim. Dikkatimi kendi üzerlerine toplasınlar isterdim. Saygı ve sevgi ile iletişim içinde olmak isterdim. Mesela belki sadece “konuşmak” isterdim. Konuşmak, bilinçle konuşup dinlemek, başarmak için en büyük faktörlerden değil midir zaten?
RIDVAN AKLAN - EĞİTİM YÖNETİCİSİ & YAZAR
DIĞER HABERLER
-
Geçmişin Sesini Yazmak: Türk Müziği Tarihi Üzerine Sorgulayıcı Bir Yolculuk
30 Eylül 2025, 09:50 -
Yeniden öğrenci olsaydım?
30 Eylül 2025, 08:32 -
Yeni Bir Kurum Türü: Çocuk Etkinlik ve Oyun Evi
29 Eylül 2025, 18:26 -
ÖZKURBİR Heyetinden Mavigün Eğitim Kurumları’na Ziyaret
29 Eylül 2025, 18:14 -
ÖZKURBİR’den Devran Eğitim Kurumlarına Ziyaret
29 Eylül 2025, 18:05 -
ÖZKURBİR’den Eriş Okulları’na Ziyaret
29 Eylül 2025, 17:57 -
Yavuz Bülent Bakiler Vefat Etti.
28 Eylül 2025, 13:31 -
Öğretmene Duyulan Saygı Neden Azaldı?
28 Eylül 2025, 07:05 -
Sınıfta Var, Hayatta Yok: Yabancı Dil Çıkmazı
27 Eylül 2025, 07:45 -
Sahi Kimsiniz?
26 Eylül 2025, 10:03