Davranışlarımızı özgürce yönettiğini düşündüğümüz aklımız, zihin dünyamızda kayıtlı olan görünen ve görünmeyen tarafları ile bilincimizin gölgesinde kararlar vererek çalışır.

Bizler zihnimizin en ücra köşelerinde bilinçsiz önyargılarımızın oluştuğu bu karanlık dünyanın aslında ne yerini ne de tam anlamıyla adını biliriz.

Bazılarımız bilinçaltı veya bilinçdışı dese de hakkında bilmekten çok hissettiğimiz bir gerçek var.
O da, aklımızın kalbimizin ve bilincimizin ister istemez bu karanlık güç tarafından zapturapt altında olduğu gerçeği.

Bu yüzden görünen taraflarımızın görünmeyenlerden, bilinen taraflarımızın bilinmeyenlerden çok daha fazla olduğu bir aysberg gibiyiz hepimiz.

Bu karanlık tarafımızda yaşar sakin görünümlü trafik canavarlarımız.
Bu karanlık tarafımızda yaşar güzel görünümlü şeytanlarımız. 
Bu karanlık tarafımızda yaşar ahlak ve namus timsali(!) sapıklarımız.
Ve bu karanlık tarafımızda yaşar fani insan görünümlü ilahlarımız.

Masum olduğunu düşündüğümüz nice suçlular bu karanlık mağaralarında gizlenirler.
Adil olduğuna inandığımız nice zalimler bu mağaraları mesken tutarlar.
İnsanları sevgi ve şefkatle kucaklayan nice zorbalar gene bu karanlık mağaralarda yaşarlar.

Bu karanlık mağaralar uzaklarda değil hepimizin zihinlerinde gizlenirler aslında.
Bazen başkalarının kazıp içine attığı kuyular kadar derinlerde.
Bazen de ellerimizle inşa ettiğimiz zindanlar gibi benliğimizin en diplerinde.

Gerçek şu ki öğrendiklerimizle ve bildiklerimizle de yaşamayız, inançlarımızla ve hissettiklerimizle de yaşamayız.
Sadece bilinçsiz önyargılarımızla bakarak ve bilinçsiz önyargılarımızla kararlar alarak yaşarız.

NACİ BEKTAŞ - EĞİTİMCİ YAZAR